Nedense içimden İstanbulspor için yazı yazmak geldi…
Diyebilirsiniz ki ne alaka?
İnanın bende bilmiyorum, belki forma renginden dolayı, belki bilmem kaç senesine ait bilgisayar oyunlarında hep İstanbulspor’u seçtiğim için…
Belki sahipsiz olduğu için…
Belki haksızlığa uğradığı için…
İstanbul B.B. takımına yapılan yatırımın milyonda birinin İstanbulspor’a yapılmağı için…
İstanbulspor’un şu an bulunduğu durum bir futbol sever olarak üzüyor beni, futbola bakış açısı ile alakalı olmalı…
Elbette benimde abartarak yazacak olursam iki yakası bir araya gelmesin dediğim takımlar var…
Ama İstanbulspor geçmişine bakıldığında bu takımlardan biri değil…
Haksızlıkların takımı diyebiliriz, Belediye takımlarına gösterilen desteğin İstanbul gibi takımlara gösterilmiyor olması son derece üzücü…
Belediye takımları sıkıntı çekmezken İstanbulspor gibi takımlar basamakları hızla iniyor, taraftar konusunda söyleyecek pek fazla şey yok aslında İstanbulspor ile ilgili…
En büyük şanssızlık sanırım üç büyüklerin bulunduğu şehrin ismini taşıyan takım olması…
Ama yinede özel bir yeri var İstanbulspor’un, İstanbulspor aslında o kadar da sahipsiz değil…
Bir kişi bile olsa peşinden, koşan kovalayan biri var…
İnegöl’de oynanan maçta da buradaydı tek başına,
Misafir tribününde yerini almış pankartlarını asmış, sevdasının peşindeydi…
Hepimiz zaten aynı değil miyiz?
Hepimiz sevdanın peşinde değil miyiz?
Bakın işte şimdi neden İstanbulspor ile ilgili yazmak istediğim anlayabiliyorum…
Belki renkler farklı ama hepimizin sevdası aynı,
Geçen sene İnegölspor’umuz Alibeyköy deplasmanın ter döküyordu ya ligde kalacak yada bizlerin ligi amatör ama sevdası profesyonel bir sezon bekleyecekti bizi…
O maça gitmek bize nasip olmamıştı soluğu Bursa’da almış ve İnegölspor için son derece önemli olan Oyak Renault – Bayrampaşa maçını izlemeye gitmiştik…
Oradan Bayrampaşa’nın galibiyeti ile eşe dosta mutlu haberi vermek istiyorduk…
Bayrampaşa kazanamadı maç berabere bitti...
Bayrampaşalı kardeşlerimizle beraber izledik maçı,
Onların kendi maçlarından çok İnegölspor maçını dert ettiklerini gördük,
İşte bu yüzden seviyoruz tribünü…
Tribünün kardeşlik ruhunu…
Ve netice bizleri mutlu eden o haber geliyordu, İnegölspor ligde kalmayı başarıyordu, o an sarıldığım insanların çoğunu tanımıyordum oysaki…
Üstelik onlar İnegölspor’lu değildi…
Ama benimle beraber seviniyorlardı…
Onlar Bayrampaşa'lıydı...
Renkleri farklıydı ama bizim sevdamızın farkındaydılar, çünkü onların sevdası da aynı sadece rengi farklıydı...
Bayrampaşa kardeşti, Bayrampaşa candı...
Bayrampaşa’nın yeri sizin gönlünüzde nasıldır bilemem ama benim için yeri ayrıdır…
İşin özüne dönecek olursak İstanbulspor kimsesizliğe terk edilmiştir…
Ama kimsesiz değildir…
Onun peşinden koşan bir yürek var hala…
Alkışı hak eden bir yürek…
Onu daha yakından tanımak isteyenler için Sarının Üzerine Siyah isimli blogu ziyaret etmenizi öneririm…
Ve renk ne olursa olsun bizlerin amacı, davası, aşkı aynı…